İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik yolsuzluk soruşturması, yeni gelişmelerle Türkiye’nin gündemini sarsmaya devam ediyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma, İBB’ye bağlı iştiraklerin milyarlarca liralık ihale süreçlerinde usulsüzlük iddialarını derinlemesine inceliyor. İSFALT, Metro İstanbul, İSTAÇ ve İSKİ gibi stratejik kurumların ihale dosyaları mercek altına alınırken, kamu kaynaklarının özel firmalara aktarıldığı ve siyasi finansman sağlandığına dair şüpheler soruşturmanın kapsamını genişletiyor.
İhale Süreçlerinde Usulsüzlük İddiaları
Soruşturmanın odak noktasında, bazı firmalara “adrese teslim” ihaleler verildiği ve kamu kaynaklarının usulsüz şekilde yönlendirildiği iddiaları yer alıyor. Özellikle Özyurtlar İnşaat gibi firmaların, Fen İşleri Dairesi üzerinden yüksek bütçeli projelere erişim sağladığı öne sürülüyor. Bu firmaların geçmişte “naylon fatura” ve “paravan şirketlerle tefecilik” gibi suçlamalarla gündeme gelmesi, savcılığın dikkatini çekiyor. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü, kamyonlar dolusu ihale belgesini titizlikle analiz ederek gerçekleri gün yüzüne çıkarmaya çalışıyor.
Gözaltılar ve İtirafçı İfadeleri
Son günlerde gerçekleşen gözaltılar, soruşturmaya yeni bir soluk getiriyor. İBB’ye yakın bazı isimlerin, ihale süreçlerinde rüşvet ve siyasi nüfuz kullanarak haksız kazanç elde ettiği iddia ediliyor. Etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak isteyen şüphelilerin ifadeleri, skandalın boyutlarını büyütüyor. Bir iş insanının, ruhsat almak için 1 milyon dolar rüşvet talep edildiğini açıklaması ve başka bir şüphelinin Capacity AVM’den 5 milyon euro rüşvet istendiğine dair ses kaydının ortaya çıkması, kamuoyunda büyük yankı uyandırıyor. Savcılık, bu iddiaları doğrulamak için para akışlarını ve şirket bağlantılarını detaylı şekilde araştırıyor.
Kamu Zararı ve Siyasi Finansman Şüpheleri
Soruşturma, yüz milyonlarca liralık kamu kaynağının şaibeli ihaleler yoluyla belirli firmalara aktarıldığını ve bu firmaların İBB yöneticileriyle yakın ilişkiler kurarak projelerden haksız kazanç sağladığını öne sürüyor. Kamu zararına yol açıldığına dair iddiaların yanı sıra, bu kaynakların siyasi finansman olarak kullanıldığı şüphesi de savcılığın radarında. Soruşturma, sadece yolsuzlukla sınırlı kalmayıp, siyasi bağlantıları ve kaynakların kullanım amaçlarını da mercek altına alıyor.
Vatandaşların Tepkisi ve Sessiz Kalan Yönetim
İBB yönetimi, soruşturma hakkında henüz resmi bir açıklama yapmaktan kaçınıyor. Ancak İstanbul halkı, gelişmeleri yakından takip ediyor. Sosyal medyada “#İBBYolsuzluk” etiketiyle yapılan paylaşımlar, vatandaşların öfkesini ve şeffaflık talebini gözler önüne seriyor. Bir İstanbullu, kamu kaynaklarının yönetiminde şeffaflık eksikliğine dikkat çekerken, bir başkası kimsenin dokunulmaz olmaması gerektiğini vurguluyor. Soruşturmanın, İBB’nin yönetim yapısına olan güveni sarsabileceği konuşuluyor.
Soruşturmanın Geleceği ve Toplumsal Etkileri
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturmayı büyük bir kararlılıkla sürdürüyor. Yeni gözaltılar ve ifadelerin, suç ağının daha geniş bir tablosunu ortaya çıkarabileceği düşünülüyor. İhale belgelerinin incelenmesi ve para akışlarının takibi, savcılığın öncelikli hedefleri arasında yer alıyor. Uzmanlar, bu soruşturmanın Türkiye’de kamu ihale süreçlerine dair daha geniş bir tartışmayı başlatabileceğini ve şeffaflık taleplerini güçlendirebileceğini öngörüyor. İstanbul, bu skandalın gölgesinde adaletin tecelli etmesini beklerken, soruşturmanın sonucu hem İBB’nin hem de Türk siyasetinin geleceği için kritik bir dönüm noktası olabilir.